Yeşil Kampüsün Yeşil Enerjisi

Daha yaşanabilir bir gelecek ve sağlıklı yaşam alanları için dünya genelindeki bilinçli toplumlar kendi yerleşkelerini sürdürülebilir birer yaşam merkezine çevirmekteler. Bu kapsamda “Yeşil Kampüs” uygulamaları hızla yaygınlaşmaktadır. Kampüsümüz özelinde de sürdürülebilirliğin bir tercih değil, şimdiki ve gelecek nesillere karşı duyulan bir sorumluluk olduğunun bilinciyle hareket etmeliyiz. Yeşil kampüslerde enerji verimliliği, kaynakların etkin kullanımı ve enerji tasarrufu gibi uygulamalar da oldukça önem arz etmektedir. Dolayısıyla ODTÜ kampüsümüzün tamamen sürdürülebilir, kendi kendine yeten bir yerleşke olması için bu faaliyetlerin titizlikle yürütülmesi gerekmekte.


Sürdürülebilir yaşam alanlarının oluşturulmasında temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanılması gerektiği tartışılmazdır. Bu alternatif kaynaklar, şu anda halen enerji üretimi için kullanılan doğal gaz, petrol, uranyum gibi geleneksel kaynaklara olan bağımlılığımızı ortadan kaldırmak ve onların yerini almak durumundadır. Fakat güneş veya rüzgar gibi alternatif kaynaklarını enerji üretimi için kullandığımızda, üretimimiz her zaman enerjiye en çok ihtiyaç duyduğumuz zamana denk gelmeyebilir. Yani bu kaynaklardan ne zaman ne kadar enerji elde edebileceğimiz yaşadığımız bölgenin hava ve çevre koşullarına bağlı olarak değişmektedir. Dolayısıyla enerjimiz oldukça verimsiz olacak ve enerji tasarrufu gayemizden uzaklaşmış olacağız. Bu sorunun çözümü herhangi bir zamanda ürettiğimiz enerjiyi saklamak olmalıdır. Bunun için ileri seviye depolama teknolojilerinden yararlanmamız gerekmektedir. Bu sayede yenilenebilir kaynaklardan (örneğin güneş panellerinden) ürettiğimiz enerjiyi ihtiyacımız olana kadar depolayabileceğiz. Bildiğimiz gibi güneş enerjisiyle elde edilen enerji gün içerisinde bulutlanmaya bağlı olarak kesintilere maruz kalabilmektedir. Özellikle akıllı batarya sistemleri sayesinde bu kesinti ve dalgalanmalardan etkilenmeden enerjimizi her daim kullanabiliriz. Tabi bunun için doğru teknolojilerin kullanılması, fizibilite çalışmalarının yapılması, enerji verimliliğini mümkün olduğunca yüksek tutacak yazılımlarla ve yapay zeka algoritmalarıyla sistemimizin desteklenmesi gerekmektedir. Bu tür çalışmalar yaygınlaştıkça maliyetler de azalmakta ve temiz, sürdürülebilir enerjiye bağlı bir gelecek umudumuz da artmaktadır. Özetle alternatif enerji kaynaklarının uygun batarya depolama çözümleriyle birlikte kullanımı, fosil yakıtlara bağlı enerji üretimini ortadan kaldırmak için en iyi seçenek olarak görünmektedir.


Sürdürülebilir bir çevre, bir yaşam alanı oluşturmak için ulaşım sistemlerinin de uygun olması gerekmektedir. Bisikletler ve elektrikli araçlar ulaşım için sürdürülebilir bir gelecek oluşturabilir. Fakat bu durum, sadece temiz enerji ile desteklendiği takdirde geçerli olacaktır. Elektrikli bisiklet ve otomobillerin ulaşıma dahil edilmesi, ürettiğimiz enerjinin yönetimini ve kontrolünü bir miktar daha karmaşıklaştıracaktır. Bu durumda hem güneş panellerinin hem de şarj istasyonlarının bağlı olduğu mikro şebekelerin oluşturulması, yerleşkemizdeki insanların “akıllı” enerji kullanımında kritik önem taşımaktadır. Bu şekilde sadece bisikletimizi veya aracımızı şarj etmekle kalmayıp, şarj ettiğimiz enerjiyi kendi ihtiyacımız için de kullanabiliriz. Elektriğe ihtiyacımız olmadığı durumlarda ise depolanan enerjiyi “akıllı” şebekemize geri aktarabiliriz. Bu konseptin uygulanması kapsamında kampüsümüz boyunca belirli aralıklarla güneş panellerine ek olarak şarj istasyonlarının da yerleştirilmesi, sadece “akıllı” şebekelere bağlı olan sürdürülebilir bir yaşam alanı oluşturmamıza büyük katkı sağlayacaktır. Bu kapsamda kurulacak şarj istasyonları ağı, enerji izleme ve akıllı şarj uygulamalarını yürütecek bir yazılım tarafından desteklenecek şekilde, mümkün mertebe uygun maliyet ile tasarlanmalıdır. Yine de bu tip teknolojilerin verimli ve uygun maliyetli bir şekilde gerçeklemesi için ciddi bir bilgi birikimine, deneyime ve derin analizlere gereksinim olduğunu unutmamak gerekir. Enerji üreten kaynakların (güneş panelleri) ve bunlarla ilişkili sistemlerin (bataryalar, şarj istasyonları, elektrikli bisikletler vb.) yerleşke içerisindeki dağılımı, sayısı, birbirlerine olan etkileri, enerji üretimindeki dalgalanmalar titiz bir şekilde takip edilmeli ve enerjinin mümkün olduğunca verimli ve sürekli şekilde kullanılması için en uygun çözümler geliştirilmelidir.

Görkem Berk Şahinler

Elektrik – Elektronik Mühendisi